Pep Guardiola’nın Barcelona’daki teknik direktörlük dönemi, modern futbolun oynanış şeklini birçok yönden değiştirdi. Ancak belirleyici değişiklik, Lionel Messi’yi sağ kanattan merkeze kaydırıp “Sahte 9” olarak oynamaya başlamasıyla gerçekleşti. Ardından, uluslararası futbolda taktik yenilik ve değişimin nadir olduğu dönemlerde bile takımlar santrforsuz dizilişlerle oynamaya başladı. Vicente Del Bosque’nin teknik direktörlüğündeki İspanya, “Sahte 9” rolünün Messi kadar yetenekli biri olmadığında bile başarılı olabileceğini kanıtladı. Cesc Fabregas Euro 2012 finalinde bu rolü üstlendi ve İspanya rahat bir galibiyet elde etti. Peki, “Sahte 9” nedir ve neden bu şekilde adlandırılır?
Aslında “Sahte 9” terimi futbol sözlüğüne oldukça yeni bir kavram olarak girmiş olabilir, ancak bu pozisyon oldukça eski. Sahte 9, aslında derine inen bir santrfordur; yani çeşitli taktik nedenlerle ceza sahasında kalmak yerine orta sahaya geri döner. Bunun nedenini birazdan göreceğiz.
NEDEN SAHTE 9 DİYE ADLANDIRILIYOR?
Futbolun eski zamanlarında, takım numaraları olmadığında, geleneksel santrfor genellikle 9 numaralı formayı giyerdi. Bu nedenle, 9 numaralı formayı giyen oyuncu sahada veya rolünde belirlenen alanda oynamadığında “gerçek 9 numara” olmaktan çıkar. İşte bu yüzden “Sahte 9” terimi ortaya çıkmıştır.

İLK OLARAK NE ZAMAN KULLANILDI?
1930’larda, Wunderteam olarak bilinen Avusturya milli takımı devrim niteliğindeki oyun tarzlarıyla taraftarları ve rakip takımları etkiliyordu. Takımı yönlendiren oyuncu ise derine inen santrfor Matthias Sindelar’dı. Sindelar, savunmaları alt üst etmek için derine inen ilk santrforlardan biriydi. Ardından, 50’lerin büyük Macar takımında Nandor Hidegkuti derine inen santrfor olarak görev yaptı. Ancak modern futbolda düşünülebilecek en erken örnek, 2006/07 sezonunda Luciano Spaletti yönetimindeki Roma’da Francesco Totti’dir.
SAHTE 9’UN YÜKSELİŞİ
Totti’nin Roma’daki başarısından sonra, birçok teknik direktör Avrupa genelinde Sahte 9 denemeleri yapmaya başladı. Sir Alex Ferguson, Tevez, Rooney ve Ronaldo’nun sabit pozisyonları olmayan santrforsuz bir diziliş denedi. Arsène Wenger de Arsenal’de 2009’da Robin Van Persie’yi Sahte 9 olarak görevlendirdi. Bu, Wenger’in Van Persie ile birlikte başka bir santrfor, Bendtner ya da Eduardo’yu sahaya sürmesini sağladı. Ancak, Lionel Messi, Pep Guardiola’nın Barcelona’sında bu rolü mükemmel bir şekilde oynadı. Messi’nin derine inme ve savunmayı bölme yeteneği, Barcelona’nın o dönemdeki büyük başarısında kritik bir rol oynadı. Real Madrid’i 5-0 mağlup etme, Pep’in Barcelona’sının zirvesiydi ve Messi bu maçta rahatça maçın adamı oldu, Real savunmasını kolayca parçalayarak. Ancak Vicente Del Bosque’nin Euro 2012 finalindeki İspanya kadrosu, Sahte 9’a resmi bir statü kazandırdı ve bu pozisyon ana akıma girdi. Bu, geniş bir futbol izleyici kitlesinin bu pozisyonu ilk kez büyük bir uluslararası finalde santrforsuz bir kadro olarak görmesiyle oldu. Cesc Fabregas, İspanya için finalde İtalya’ya karşı merkez santrfor olarak oynadı ve İspanya maçı 4-1 kazandı.
SAHTE 9 NEDEN BAŞARILI?
Genellikle geleneksel bir santrfor ile, merkez defans oyuncularından biri onu takip ederken diğeri boşlukları kapatır, ancak Sahte 9 ile, her iki merkez defans oyuncusu da oyun kurma sırasında serbest kalır. Bu durum, defans oyuncularının Sahte 9’u orta sahaya kadar takip edip etmeyeceklerine veya kendi partnerlerine bağlı kalıp savunma hattını koruyacaklarına karar vermekte zorlanmalarına neden olur. Yukarıda bahsedilen Barcelona’nın 5-0 Real Madrid maçına bir göz atalım.
GOL: Carvalho ve Pepe topa doğru çekiliyor ve Xavi’yi gözetimsiz bırakıp gol atmasına izin veriyorlar.

GOL: Messi, Carvalho’yu pozisyonundan çıkarıyor ve Villa, Pepe ve Ramos arasında kayarak golünü atıyor.

GOL: Messi tekrar merkez defans oyuncularını pozisyonlarından çıkarıyor ve Villa (resimde değil) Ramos’un arasından geçip golünü atıyor.

Yukarıdaki üç golde de kırmızı daire Messi’yi, siyah daireler ise merkez defans oyuncuları Pepe ve Carvalho’yı (ikinci fotoğrafta Pepe, Sergio Ramos ve Carvalho, Messi’yi kapatma çabasıyla pozisyonlarından çıkıyor) temsil ediyor. Üç fotoğraf da gol öncesi son pası gösteriyor ve her üç durumda da merkez defans oyuncuları Messi’yi takip etmiyor ya da golcüleri durdurabilecek bir pozisyonda değiller. Bu kafa karışıklığı golleri yarattı ve Messi bu maçta gol atmasa da Sahte 9’un ne kadar yıkıcı olabileceğinin en büyük örneklerinden biri oldu.
SAHTE 9’U NASIL DURDURURSUNUZ
Genellikle, derin bir hat ve iyi bir çift pivot ile oynanan 4-2-3-1 dizilişi, Sahte 9 için çok fazla alan bırakmaz. Defansın önündeki alan çok sıkışır ve ceza sahasında hedef olmadığı için hücum eden takım dar köşelere sıkışır. Bu taktik, “Otobüs park etme” (2012 Şampiyonlar Ligi zaferi yolunda Chelsea’nin “uçak park etme” terimiyle) olarak da adlandırılır ve Sahte 9’u etkisiz hale getirmede oldukça başarılıdır. Bir diğer yöntem, bir merkez defans oyuncusuna Sahte 9’u sahada takip etme özgürlüğü vermek ve geri kalan üçlünün savunma hattını korumasını beklemektir.

+ There are no comments
Add yours